banner
YAZARIMIZ Yücel Özata TÜM YAZILARI




YAZARIN SON MAKALESİ


BABAM ve BEN

 

Annesi babası belli yaşlara gelen her insan gibi,
anne babasından uzakta yaşayan her insan gibi,
her çalan telefonda nabzı yükselen herkes gibi,
o telefonun bir gün geleceğini biliyordum ben de.
Ama önceden hazırlanmanın, beklemenin hiçbir faydası yokmuş.
O telefon geldi. Ve ben hiçbir şeye hazır değilmişim.

 

Çünkü babam öldü… Babam…

 

19 Haziran cumartesi akşamı aradığımda annem çıktl telefona.
"Oğlum baban iyi değil, gel" dediğinde söz bitmiş, zaman durmuştu.

 

8 Temmuz 2021 perşembe saat 13:16, ellerini tutup, kulağına kelime-i tevhid, Kelime-i şehadet okurken, o giderken, ben uğurlarken öyle sakindik ki, acısı tarif edilemese de, huzur dolu bir şekilde sessizce ayrıldık.
Ruhun şad, mekânın cennet olsun babam..

 

 

Babalar ve oğullar...
Erkekler için baba hakkında konuşmak, yazmak zordur.
Aynaya bakmak gibi bir şeydir bu. Kendi yüzüne bakabilmek, kendiyle yüzleşebilmenin zorluğudur. Babadır, senden önce yürünecek yolları yürüyen, vardığı menzilden sana gülümseyen. Hayat, sana babanın aynasından görünür.
Tutunduğun bir dal değil sadece gövdeni besleyen bir köktür baba. Toprakla irtibatın, mazi ile bağın baba ile kuruludur. Babayı hayatın her evresinde farklı bir yönüyle tanırsın. Yaşın olmasa da başın kemâle ermesi babayı anlamak ile mümkün.


BABAM

Mütevazı, samimi ve dürüst kişiliği ile herkes tarafından sevilen ve sayılan babam, babaannemin tabiri ile, ya soğanlar ekilirken ya da sökülürken 1946 yılında ailenin ikinci erkek evladı olarak Sofular köyünde dünyaya gelir.
1959 da ilkokulu bitirdiği yıl, bir gün eve su getirmek için testilerle çeşmeye gider.
Çeşmede su doldurmakta olan taze bir gelin sorar "La İhsan tarağın var mı?" yok der. " Aynan var mı?" yine yok der.
"Senin gibi delikanlıya öt.. üstüne bir de işeyeyim" diyen gelin testisini alıp gider.
Alı al moru mor eve gelen babam " baba beni ever" diye tutturur. Kısa bir süre sonra ilkokul aşkı Emine ile nişanlanır. Henüz 14 yaşındadır. Bir buçuk yıl nişanlı kaldıktan sonra Kasım 1962 de evlenirler.
Bir sepet yumurta ve iki yalancı şahit sayesinde yaşını iki yaş büyültüp Mart 1964 de askere gider. Bir ay sonra Nisan da ben dünyaya gelirim. Baba oğul bir yıl sonra tanışırlar. 24 ay askerlikten sonra 1967 yılında İstanbul'a ağabeyinin yanına giden babam, 6 sene Emirgan Baltalimanı Petrol Ofisinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Almanya'ya işçi olarak gider. Günde 3,4 paket sigara içen babam 1989 yılında kalp krizi geçirip malulen emekli oldu.
O gün sigarayı bırakan babam, hayatta yemiş olduğum tek tokadını "içme şu zıkkımı" diye sigara yüzünden attı.

Babamın hayattaki en büyük zevklerinden biri gazete okumaktı. 1967 den beri istinasız 55 yıl en az iki günlük gazete okudu.
Biri de beni eleştirmekti. Her gün olmasa da her fırsatta 40 yıl hakkını verdi. Ona bu fırsatı ben kendi ellerimle vermiştim. Nasıl mı? Anlatacağım.


VE BEN

 

Tek bir hareketi ile beni adam eden adam: BABAM.

 

Yaş 18, Almanya. Özgür dünyanın baş döndüren zevklerine dalmışım, okul terk, iş yok. Gece hayatı, içki, kumar, ot çöp ne ararsan var.

 

Bir gün akşam babam elime 1500 mark para verdi. "Oğlum, bunun 1420 markını benim banka hesabına yatır, ben işten çıkmaya bankalar kapanıyor, 80 mark da sana harçlık" dedi. Tamam eyvallah dedim.
(Sonradan öğreniyorum ki Türkiye'de aldığı eve toplu para gönderdiği için hesabında biraz açık kalmış, onu kapatmak için arkadaşından borç almış)


Öbürsü gün öğlene doğru çarşıya bankaya vardım. Banka kapalı. Saat 12:35. Beş dakika önce öğlen molasına girmiş.
Açılmasına daha bir saat var. Yakınlardaki Türk kahvehanesine biraz takılayım, sonra gelir parayı yatırırım dedim.


Bir müddet sonra kahvehanede kumar masası kuruldu. Oturduk tabii. Para çok, şans da iyi, 400 mark kârdayım. Saat 17:00 de bankalar kapanacak.  16:30 da kalkayım diyorum "otur, otur" diyor. "Bugün şansın iyi, voliyi vur, bir yalan uydurur parayı yarın yatırırsın" diye kulağıma fısıldıyor, şeytan.
Zaten esiri olmuşuz, kırmak olmaz, devam..


Sabah beş oldu cepte sigara alacak para kalmadı. Yaptığım işin utancından kemiklerim sızlıyor fakat yapacak bir şey yok, olan oldu. Eve gitmeye yüzüm yok. İki gece bir arkadaşımda kaldım. Çarşıya çıktığımda bizim köylü Sami dayıyı gördüm "Baban seni arıyor" dedi. " Görürsen söyle eve gelsin" demiş.
Akşamüzeri eve varıp zile bastım. Annem açtı kapıyı. Beyaz adam görmüş Kızılderili gibi okları üzerime salmaya başladı. İçeri geçip mutfağa oturdum. Annem başımda nefes almadan saydırıyor. Tam bir saat doğduğum günden başlayıp, gelecekteki 60 yıla ipotek koyup, künyemi okudu. Annemin dedikleri umurumda değil. İşin tuhafı oturma odasında olan babam ne yanımıza geliyor ne de bir şey söylüyor. O gelip dövse sövse rahatlayacağım ama yapmıyor. Sonunda " tamam, yeter artık" diye anneme çıkıştı.
Bir müddet sonra iyi geceler dileyip yatmaya gitti.
Beş dakika sonra geri geldi.
Önüme 1500 mark koyup " istersen bunu yarın bankaya yatır, istersen git kumar oyna" dedi ve gitti.
Ne yaptın baba? Bir kamyon sopa yesem bu kadar ezilmezdim.
Döver söver ben de çeker giderim diye ummuştum.
O an hayatımın dönüm noktasıydı.
Allah sizi inandırsın sabaha kadar gözümü kırpmadım.
Saat 5 de babam kalktı kahvesini içip işe gitti. Tek kelime konuşmadık.
Bankaların açılmasına daha 20 dakika varken kapısında bekliyordum.
Parayı yatırıp eve geldim ve tam bir ay evden dışarı çıkmadım.
Gerekmedikçe hiç kimseyle konuşmadan kendi iç dünyamda kendimle savaştım.

 

Meğer babam beni adam ederken aynı zamanda 40 yıl eleştirme hakkı elde etmiş.
Ve tam 40 yıl ömrünün son 6 ayına kadar bu hakkını çok güzel kullandı.
Bazen isyan etme noktasına geldiğim halde kadere boyun eğip, sustum!
Babam bir kere susmuştu, bana hep susmak düşerdi.

 

Allah’ım biz evlatları olarak babamdan razıydık.

Sen de ondan razı ol, cennetinde ağırla Ya Rabbi'm.

 

 

 



Admin den Açıklama
Aidat Borcu Sorgulama
Son Ziyaretçi Yorumları
Memduh Çakır
BENİM KÖYÜM Baharda şenlenir bağı, bahçesi Kokusu başkadır benim köyümün Unutturur adama gamı, kederi Havası başkadır benim köyümün XXX Akşam olur herkes döner evine Can kurban inan ki benim köyüme Gülabi'nin torunları derler bizlere Özü başkadır benim köyümün XXX Yeşil yeşil meşeleri var dağında Meyve ağaçları çiçek açar bağında Her çeşit otlar yeşerir toprağında Yeşili başkadır benim köyümün XXX Köyümün kenarından akar çayı Kıvrım kıvrım dolanır sular tarlayı Unuttum sanma orda olmayı Dostluğu başkadır benim köyümün XXX Yaz gelince çıkarlar yaylaya Gurbetçiler hasretle döner sılaya Benden selam olsun Aziz Ağa'ya Sevgisi başkadır benim köyümün İbrahim SEVİNDİK

Memduh Bulut
İlk arabayı MUSTAFA BULUT ve HASAN KARACA getirmiştir sene 1964 bilginize

Sofular genclik
Cok güzel olmuş ama cok kişiyi tanıyamadık site İcin Teşekkürler ZEMİ


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Günlük Gazeteler

 

© Copyright 2020  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır.


Top